Hava kuru ve sıcaktı. Faytoncu, belli aralıklarla atlara kırbaç vurmaya devam ediyordu. Magnus, vagonun penceresinden dışarıyı izliyor, kendisini bekleyen kaderin ne olduğunu düşünüyordu.
Elysia Krallığı yaz aylarında kurak olan bir ülkeydi. Diğer mevsimler, her ne kadar bereketli ve yağışlı geçiyor olsa da yaz ayı bu ülke için daima çekilmez zamanlar demekti. Magnus'un devamlı dudakları kuruyor, kısa aralıklarla elinde tuttuğu mataradan dudaklarını ıslatıyordu. Güneş tam tepedeydi ve adeta Magnus'un içini yakıyordu.
Bir süre faytoncuyu izledi. Sanki bu sıcak onu hiç etkilememiş gibiydi. Tüm ciddiyetiyle işini yapmaya devam ediyordu. Biraz olsun serinlemek adına kollarını vagonun penceresinden dışarı çıkardı. Bu iyi gelmişti. Yeniden düşünceli bir şekilde manzarayı izlemeye başladı.
"Umarım yolculuğunuz iyi geçiyordur Bay Magnus!" sesini duymasıyla irkilerek düşüncelerinden sıyrıldı.
Saatlerdir yolda olmalarına karşın ilk defa faytoncunun sesini duymuştu. Biraz alaycı bir tavırla:
"Demek konuşabiliyorsunuz. Buna memnun oldum," diye karşılık verdi Magnus.
Faytoncu dudağının kenarıyla gülümserken:
"Anlaşılan göğsünüzdeki yara iyileşmeye başladı. Savaşa hazır olduğunuzu görmek gerçekten güzel," dedi.
Magnus bir an irkildi. Bu adamla ilk defa hastane bahçesinde karşılaşmıştı. Yarası olduğunu hastaneden ayrılan her hastada olacağı üzere tahmin edebilirdi ama göğsünden yaralı olduğunu bilecek kadar Magnus'u nereden tanıyordu? Gözlerini kısarak dikkatlice faytoncuyu süzdü. Kılık kıyafeti gayet yerinde ve işini ciddiyetle yapan birisinin görüntüsündeydi. Kemerine takılı ufak bir hançerin olduğunu gördü. Gözüne kendisine risk oluşturabileceği izlenimi veren herhangi bir silah ya da araç çarpmamıştı. Bunu tehdit olarak algılamalı mıydı bilmiyordu, ama cüssesi itibariyle Magnus'a rakip bile olamayacağı aşikardı, ama yine de temkinli olmalıydı.
Faytoncu, Magnus'un endişelendiğini anlamış gibi:
"Kahramanlıklarınız dillerden dile dolaşıyor Bay Magnus. Gerçekten Nordheim'in sizi öldürememiş olması onlar için büyük bir kayıp! Ha...ha...ha...!" diye devam etti.
Magnus şaşkınlıkla söylenenleri dinliyordu. Bu adamın kendisi hakkında bu kadar çok şeyi nasıl bildiğini hakkında ufacık bir fikri yoktu. Asker olmanın verdiği refleksle sağ eliyle kılıcının kabzasını yokladı. Neyle karşı karşıya kaldığını bilmiyordu.
Faytoncu aniden bir kahkaha kopardı; "Ha…ha...ha...! Bay Magnus... Endişelenmeyin! Bu işler nasıl olur bilirsiniz; Tek kılıç darbenize bile dayanamam ve siz bir kahramansınız. Benim gibi basit bir faytoncunun size zarar veremeyeceğinin farkındasınızdır diye düşünüyorum! Ha... ha... ha...!"
Magnus suskunluğu koruyor, hakkında bu kadar çok şey bilen fakat hiç tanımadığı adamı dikkatle inceliyordu.
Faytoncu sessizliği bozmak ve Magnus'un gerginliğini azaltmak adına:
"Bu diyarlarda her şey çabuk duyulur. Sizin gibi bir kahramanın son savaşınızda göğsünden yaralandığını aklı yeten en küçük çocuklar bile biliyor. Benim hakkınızda bildiklerim, halkın dedikodularından ibaret. Endişelenmeyin lütfen," diyerek devam etti sözlerine.
Magnus’un hatırladığı son şey kendisine doğru gelen bir mızraktı ve sonrasında acıyla yattığı yataktan sıçrayarak uyanmıştı. Yaralandığı günden şimdiye kadar kaç gün geçtiğini bilmiyordu. Her türlü kahramanlığını yerel gazetelerden okuyan halk, bir şekilde Magnus'un nasıl yaralandığını ve tedavi altında olduğunu biliyor olabilirlerdi. Böyle düşününce bir an için faytoncunun doğru söyleyebileceğini düşündü, ama temkinli olmakta kararlıydı.
"Anlaşılan kulağı keskin birisiniz," dedi Magnus.
Faytoncu yeniden kahkaha atarak "Efendi Magnus, ha... ha... ha...! Gerçekten çok açık sözlü bir insansınız, ama bakın dinleyin! Derin nefes alın ve havanın kavuruculuğu ciğerlerinizde hissedin! Şu apaçık gökyüzünün maviliğine bakın ve hala görebiliyor olduğunuza şükredin! Yaşamak gerçekten çok güzel! Tranquil savaşında size ve askerlerinize başarılar dilerim! Gerçekten çok zor bir savaş olacağı söyleniyor. Hayatta kalmanız için size dua edeceğim!"
Yazarın Notu:
Daha önce kesinlikle böyle bir kitap okumadınız! Bu macerada tüm kararları siz veriyor, verdiğiniz kararlar neticesinde 15 ayrı ve birbirinden farklı sona ulaşabiliyorsunuz! Bu, sizin savaşınız. Binbaşı Magnus'un, Avalora diyarındaki eşsiz macerasını siz yönetin! Bu savaşı kazanmanız dileğiyle, kılıcınız keskin olsun!